Bu Blogda Ara

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Roger Waters - Amused to Death - 1992

Televizyon, insanlığın ahlâkî yönden çürüme sürecini hızlandırıyor.

Televizyon İnsanlığı Yozlaştırıyor.- “Bu Adeta Bir Savaş” ‘

Televizyonun yenilemeyecek bir formülü var: “Aksiyon, daha fazla aksiyon!” TV yapımcılarının ana felsefesi bu işte.

- Karl Popper, 25 Ocak 1994 -


Son yüzyılın en önemli filozoflarından birisi olan Karl Popper’ın 1994 yılında bir İtalyan gazeteci ile olan röportajında Televizyon hakkında söylediği sözlerden bazıları.

1994 yılında söylemesi ilginç. Roger Waters’ın ‘Amused to Death’ albümünden yaklaşık 2 yıl sonra. Benzer düşüncelere sahip olmaları muhtemeldir. Biri çağın en önemli filozoflarından biriyken, diğeri müziğin en önemli isimlerinden birisi.

Amused to Death – Ölüm Eğlencesi

Albümün isminden de anlaşılacağı üzere içinde yaşadığımız Televizyon temelli modern çağımızın dramatik bir eleştirisi.

Roger Waters albümü 5 yıl üzerinde çalışarak oluşturdu. Ve hem kendi tarihinin ve hem de Pink Floyd tarihinin en ciddi albümlerinden birisine imza attı.

Albüm din karşıtı, amerikan popülerizm karşıtı, savaş karşıtlı ve para karşıtı bir albüm. Ve tabi ki Karl Popper’ın söylediği gibi ‘insanlığı ahlaki yönden yozlaştıran’ Televizyon karşıtı.

- Bu Adeta Bir Savaş - 
Albüm kapağı, televizyon izleyen bir maymun.


Günümüzde değişen birşey var mı?, ben göremiyorum. Televizyon izlemiyor olsam dahi, en azından internet üzerinden ne gibi programlar yayınlanıyor, anlayabiliyorum. Türkiye için, ana haber bültenlerinde Ankara’da ki patlama haberi sonrasında, bilmem kim dizi oyuncusunun aşk hayatı. Suriye’li mülteciler deniz de boğulurken, üzülüyoruz, çok geçmeden magazin programların da dizi oyuncularının aşklarını da izliyoruz. Yetmiyor, hayaller bile kuruyoruz. Cem Karaca’nın Safinaz hikayesini hatırlayın. Hayaller kuran safinaz.

Roger Waters bir müzik dehasıdır. Pink Floyd dönemi ve solo kariyer döneminde bunu fazlasıyla gösteriyor.

Amused to Death albümü de Roger Waters dehasının tavan yaptığı bir albüm.

Albümde bulunan ve çalmış bütün müzisyenler son derece başarılı. Özellikle Jeff Beck, David Gilmour’u arattırmıyor. Hatta daha fazlası; çok farklı bir şekilde kendisini ‘Ben, çalıyorum bu albümde’ dedirtiyor.

2002 yılında Bakırköy’de bir müzik marketten almıştım, albümü. O zamanlar CD’ler tam yaygınlaşmamış. Kaseti aldık tabii. Hiç unutmam o kaseti. Hala da saklıdır. O kaseti kaç kez dinlediğimi de hatırlamıyorum.

‘The Ballad of Bill Hubbard’ 1917’de ölen bir ingiliz askeri için yazılmış. Albümün adandığı kişi olarak ‘Bill Hubbard’ söyleniyor. Arka planda Tv ve köpek sesleri, Jeff Beck’in iç gıdıklayıcı gitar solosu. Tv’de Bill Hubbard asker arkadaşı anılarını anlatıyor.

Sonra kanal değişiyor.


(küçük bir kız) “Savaş umrumda değil. Bu yalnızca seyretmeyi sevdiğim şeylerden birisi. Bir savaş olunca bizimkiler yeniyor mu, yeniliyor mu diye bir bakarım”

Albümde ‘What God Wants’ adlı parça 3 bölüm halinde var.

Tanrı ne ister.

Tanrı ne ister. Tanrı savaş ister. Tanrı özgürlük ister,Tanrı iyilik ister. Tanrı kötülük ister.

Aslında Tanrı çevremizde gördüğümüz herşeyi ister. Herşey Tanrı’nın isteğile olur.

Jeff Beck’in gitar solosu yaratıcılığında ötesinde. Dinleyebileceğiniz en güdüleyici gitar sololarından birisi.

‘Perfect Sence’ 2 bölümden oluşuyor. Birbirinin devamı şeklinde. Kapak fotoğrafında ki maymun Tv’yi açar.

Haberler vardır televizyonda.

Ve Almanlar Yahudileri öldürdü
Ve Yahudiler Arapları öldürdü
Ve Araplar rehineleri öldürdü

Maymun’un kafası karışır.

Sen akıllı bir çocuksun
Zaman doğrusaldır
Hafıza bir yabancı
Tarih aptallar içindir
İnsan, her şeye kadir Tanrı’nın elinde bir oyuncaktır.
...........

‘The Bravery of Being Out of Range’ savaşın yaşandığı anı anlatır. Kişiler konuşur kendi aralarında.

En güzel ... füzesi. Hedefe kilitlenip fırlatıyorsun. Hooop, sorunlar çözülmüş oluyor.

Albümde en sevdiğim parçalardan birisi. Late Home Tonight. İki bölümlük bu parça da. Parçanın senfonik yapı beni kendine çekmiştir her zaman. Savaşan tarafların durumunu anlatır. Bir tarafta zafer kazanan (İngiliz) bir milletin askeri, diğer tarafta yaralı bir düşman askerinin karısı. Kazanan tarafın askeri geri döner bir kahraman (!) olarak.

Askerin karısı;

Otur hayatım dedi
Her şey yolunda mıydı bugün
Amerikalı dostlarımız bu gece eve geç dönecekler

‘Too Much Rope’ at nalları sesleriyle başlar. Albümün en iyi din karşıtı parçasıdır.

Yahudi olmak zorunda değilsin
Cinayeti reddetmek için
Gözyaşları gözlerimizi acıtıyor
Müslüman ya da Hristiyan Molla ya da Papa
Hatip ya da şair, kim yazmışsa
Bir türe fazlasını ver
O da her şeyi siksin.

‘What God Wants’ (II. bölüm)

Güzel günlerin geleceğine inanıyor musunuz?
Motoru maviliklere mi süreceksiniz ?
Cennet’e mi gideceksiniz yoksa ?

Tanrı ne ister?

Tanrı altın ister.
Tanrı euro ister.
Tanrı dolar ister.
Tanrı lira ister.
Tanrı götündeki donu bile ister.

Yok mu?

Nah gidersin.

‘What God Wants’ (III. bölüm)

Ama korkma bu sadece bir iş meselesi.

‘Watching TV’.

Hadi gelin hep beraber televizyon izleyelim.  (Kapak resmindeki maymun’u hatırlayın.)

Dünya’nın bir yerinde birisi birşeyler yaparlar. İyi birşeyler, Güzel, anlamlı birşeyler.
Biz ne yaparız. Tabii ki televizyonu açar, izleriz.

‘Watching TV’de bunu anlatıyor. Biz de onun için şiirler, şarkılar yaparız. Sonra da  televizyon da izleriz.

Televizyon izliyoruz,

Televizyon izliyoruz,

Televizyon izliyoruz,

Gece gündüz..

Aslında albümde ki en güzel sözlere sahip olan parça.

‘Three Wishes’

Artık işimiz Alaattin’in Lambasının Cin’ine kaldı.

Lamba’dan çıkan Cin’den Roger Waters’ın istediği dilekler. Savaşların bitmesi ve ölen babasının geri gelmesi. Pink Floyd’un The Wall, The Final Cut albümlerine ilham kaynağı olan ölen babasını aramasını görüyoruz. Roger Waters’ın savaşa ne kadar da nefret duyduğunu anlatan bir parça.

It’s a Miracle; en dramatik parça, ve mükemmel bir Jeff Beck gitar solosu. Ve beni albüme bağlayan parçalardan birisi.

Mucize mi görmek istiyorsun ?

Marketten aldığın Pepsi’ye bak.

İşte bu bir mucize. It’s a Miracle

Everest tepesinde bile var, o pepsi.

..........

Kudretli tanrının inayetiyle

Ve piyasa ekonomisinin baskısıyla

İnsan ırkı uygarlaştırdı kendini

..........

‘Amused to Death’. Albüme ismini veren parça.

Kapak resminde ki maymun’u hatırlayın. ‘Amused to Death’ insanlığımızın dramını anlatır.

Ve televizyonun kanal değişir.

1917’de ölen Bill Hubbard’ın mezarını gören askerlik arkadaşı ve bir kadın bir Tv yayında konuşurlar.

..........

(Kadın) “Onun adını anıtta ne zaman görmüştünüz?”

(Askerlik arkadaşı) “Hımm… seksen yedi yaşındaydım, hangi yıldı?

Bindokuzyüz… seksen dört… bindokuzyüz seksen dört’tü”

Ve kanal değişir.

1. The Ballad of Bill Hubbard (4:19)
2. What God Wants, Pt. 1 (6:00)
3. Perfect Sense, Pt. 1 (4:16)
4. Perfect Sense, Pt. 2 (2:50)
5. The Bravery of Being Out of Range (4:50)
6. Late Home Tonight, Pt. 1 (4:01)
7. Late Home Tonight, Pt. 2 (2:13)
8. Too Much Rope (5:47)
9. What God Wants, Pt. 2 (3:41)
10. What God Wants, Pt. 3 (4:08)
11. Watching TV (6:07)
12. Three Wishes (6:50)
13. It's a Miracle (8:30)
14. Amused to Death (9:07)

- Roger Waters / Vokal, Bas Gitar, Synth (Ses düzenleyici), 12 Telli Gitar, Akustik Gitar
- Jeff Beck / Gitar
- Luis Conte / Perküsyon
- Geoff Whitehorn / Fitar
- Andy Fairweather Düşük / akustik, elektrik ve 12 telli gitar, vokal
- Tim Pierce, Gitar / John Pierce, Bas Gitar
- Randy Jackson / Bas Gitar
- Graham Geniş / Davul
- Patrick Leonard / Hammond Org, Synth, Klavye
- B.J. Cole / Çelik Pedal
- Steve Lukather / Gitar
- Rick DiFonso / Gitar
- Bruce Gaitson / Gitar
- James Johnson / Bas Gitar
- Brian Macleod / Perküsyon
- Denny Fongheiser / Davul
- Steve Sidwell / Kornet
- Randy Jackson / Bas Gitar
- John Patitucci / Dik ve Elektrik Bas Gitar
- Guo Yi ve Pekin Brothers / Santur, Ud, Zen, Obua, Bas Gitar
- John Brundrick / Hammond Org
- Jeff Porcaro / Davul
- The National Philharmonic Orchestra Limited & The London Welsh Chorale
- Alf Razzell Katie Kissoon, Doreen Chanter, N'Dea Davenport, Natalie Jacson, Lynn Fiddmont-Linsey, Jessica Leonard, Ürdün Leonard, Jon Joyce, Stan Laurel, Jim Haas / Çeşitli arka vokal


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.