Ağır Progresif Rock
Paralel evren konusu hala bilim kurgu roman ve filmlerinin vazgeçilmezlerinden birisidir. Paralel evren ile en çok yapılan esprilerden birisi de Hitler’in yada Elvis Presley’in paralel evren de yaşıyor olduğu. Peki gerçekten öyle midir.
Karl Popper, incelenen bir varsayım’ın bilimsel olarak kanıtlanabilmesi için yanlışlanabilir olmasını savunur. Yanlışlayabilmek için varsayımın eleştirilebilir olması gerekir. Yanlışlanamayan bütün varsayımlar, eleştirilemediği için (iddialar, öngörüler) dogmatik olur, yani bilim dışıdır. Paralel evren konusu da, sosyo-politik konumu olan marksizm gibi yanlışlanamadığı için bilim dışı kabul edilir. İslam’a, hrıstiyanlığa değinmiyorum bile. Bu konuda ‘yanlışlanabilirlik’ kuramına bakın.
Paralel evren konusu da yanlışlanamadığı ve eleştirilemediği için, bilim dışıdır. Kitaplarda, filmlerde paralel evren konusunu her nekadar bolca görüyor olsakta, konunun bilimsel bir değeri yoktur. Yıldızlarötesi filminde de 4. boyut tartışması vardı. 4. Boyut tartışması da yanlışlanamadığı için safsafatadan ibarettir. Bilim dışıdır.
Albüm kapağında dev bir örümceğin bebekleri yemeye çalışması, bana hemen paralel evren konusunu hatırlattı. Esprisinin yapıldığı gibi paralel evren de, ya Elvis Presley yoksa. Hatta dinozorları yokeden göktaşı dünya’ya çarpmadıysa. Paralel evren ile keşişmemiz dinozorlar ile olacaksa. Öncesine de gidebiliriz. 250 milyon yıl önce Sibirya’da ki patlamalar olmadıysa. Karşımıza dev örümcekler, dev sinekler, dev kırkayaklar çıkmazmıydı?.
Bu konuların albümle ne alakası var, hiç bir alakası yok. Albüm kapağını görünce aklımda oluşan yorum buydu. Yoksa Birth Control grubu ayakları yere basan, döneminin en orijinal gruplarından birisi. Kapakta resmedilen ise Papa 4. Poul’ün durumu.
Grup ismini niye ‘Birth Control’ olarak almıştır, hatırlamakta fayda var. Papa 4. Poul’ün doğum kontrolü üzerine açıklamalarından sonra bir tepki olarak grup üyeleri birth control (doğum kontrolü) ismini uygun görmüşler. 2016 yılında Türkiye’de kürtaj yasaklanması tartışmaları ile içinde bulunduğumuz durum aynı.
Papa 4. Poul’ün açıklamaları; Birth Control grubunu döneminin siyasal ve sosyal konuları üzerine müzik yapan gruplardan biri haline getirmiştir. 2 yıl önce youtube’de olmayan (90’lardan bir albüm) bir parçalarına hazırladığım klipte ABD’nin Irak savaşı görüntülerini kullanmıştım. Birth Control grubu hala siyasal sosyal konular üzerine müzik yapan gruplardan birisidir.
1969-70 yıllarında hammond org’un rock müzikte etkin bir şekilde kullanılmaya başladığı dönemde albüm yapan, Birth Control grubu da hammond org’u kullanmaktan çekinmedi. Kendilerine göre hammond org’u layıkıyla kullandılar. En önemli ve benimde en sevdiğim albümlerinden biri olan ‘Operation’ albümleri öne çıkan ilk albümüdür.
Döneminin Deep Purple, Uriah Heep müzikal yapısına benzer müzikal yapıları olduğu için her zaman onlarla karşılaştırma yapılır. Bütün grup karşılaştırmalarında olduğu gibi buna da karşıyım. Her insanın duyguları ve yetenekleri farklıdır. Birth Control’de kendisine özgü rock yorumuyla müzikal geçmişimde önemli bir yer etmiştir.
Deep Purple’ın bütün klasik albümlerini dinlemişimdir. Isınamadığım klasik olmayan albümleri de vardır. Ancak Birth Control grubunu dinleyip de ısınamadığım hiç bir albümü yok. Bu Birth Control grubunu önemli mi yapar. Benim için önemli bir grup.
‘Stop little lady’ parçası günümüz adlandırmasıyla orijinal bir hard rock müzikal yapısına sahip bir parça. ‘Stop little lady’ org solosu ders olarak hard rock dinleyecilerine öğretilmeli. Hard rock müzik dinleyenler için harika bir parça.
‘Just before the sun will rise’ org’u ve gitar solosuyla, kendi kulvarının rock gruplarıyla boy ölçüşecek bir durumda. Ki zaten 1971 yılı Almanya’sında Birth Control’ün bu albümü çıktığı anda liste başı olmuştur.
‘The work is done’ vietnam karşıtı bir şarkı. (Vietnam’da) İşi bitirdim. Bir kişiyi öldürdüm, Sam amca bana bir barınak ver.
Birth Control’ün en sevdiğim parçalarının başında geliyor.
‘Flesh and blood’ kısa bir parça belki ama albüm kapağında ki resmin açıklamasını en iyi bu parça anlatıyor. Taze ve kanlı et. Ağır progresif rock’ın örneklerindendir.
‘Pandemonium’ geniş yelpazede savrulan bir davulla başlıyor, hemen ardından gitara solosu giriyor. Hard rock’ta diyebileceğiniz bir ritim ile devam ediyor. Aslında başka bir hard rock ürünü. Kıyamet orada yada şurada değil, tam da burada. Yaşadığımız, içinde bulunduğumuz dünya’da.
Ve sonunda ulaştık. Birth Control’ün şaheserlerinden birisi olan ‘Let us do it now’ parçasına. Hard rock yada ağır progresif rock diye tarif edilemez. Erken dönem senfonik progresif rock parçalarından birisi. ‘Let us do it now’ parçasının içinde Beethoven, Mozart gibi klasik müzik üstatlarından bölümler var. Birth Control’ü The Doors grubundan daha sonra dinledim. Bu parçayı dinlerken de The Doors’u anma albümünde olan ‘American Prayer’ parçasının tınısını görünce, aklımda progresif rock müziğin ne kadar da geniş bir yelpaze’de müzik yaptığını anladım. Senfonik progresif rock hayranı olan Ben’i, bir yerden aldı, başka bir yerlere götürdü, bu parça. Zamanında öyleydi, yani ilk dinlediğimde, ve hala da öyle.
Birth Control’ün diğer albümlerini dinlemeseniz dahi, bu albümü kesinlikle dinleyin.
Not olarak; David Gilmour’un dediği gibi, hem gitar çalıp, hem de vokal yapmak zor iştir. Birth Control grubunun vokali ve gitaristi Bruno Frenzel’i bu yazıda anmak benim vergi borcum gibi.
Progresif rock’ın tarihinin en ekşimsi ve en kendine has ses tonuyla Bruno Frenzel.
1. Stop little lady (7:16)
2. Just before the sun will rise (7:35)
3. The work is done (5:56)
4. Flesh and blood (3:27)
5. Pandemonium (6:34)
6. Let us do it now (11:09)
Total Time: 41:57
- Bruno Frenzel / Gitar, Vokal
- Bernd Koschmidder / Bas Gitar
- Bernd Noske / Davul, Vokal
- Reinjhold Sobotta / Org (Hammond)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.