Geçen yıl 'Red Queen To Gryphon Tree' albümlerini ilk dinlediğimde müzikleri o kadar çok etkilemişti ki beni, albümü bir kaç gün boyunca araya başka bir albüm sokmadan dinlemiştim. Yazısını da hazırlarken üstüste 2-3 kez dinleyerek bitirmiştim. Bloğa koyup alkollenme zamanını da bitirince yatıp uyumuştum. Sonrasında da çok fazla dinlememin nedeniyle bir süre sonra aklımdan çıkmıştı.
Bir kaç gün önce pc'de kıyıda köşede duran albümlere bakarken dikkatimi çekti. Gryphon grubunun bir başka albümüydü. Aynı geçen yıl olduğu gibi albümü de temizlik yaparken yada bir şeyler okurken dinlemeye başladım. Fazla da dikkatli dinlemeye çalışmadığım kulağıma sadece hoş bir müzik olarak geldi.
Bir akşam yine bira açmış içerken dinleyecek bir şey bulamayıp, gündüzleri dinlediğim albümü açtıp dinlemeye başladım. Albümün sonuna geldiğinde ise neredeyse ilk birayı bitirmeden sarhoş olmuştum. 'Heldenleben' parçası o kadar etkilemişti ki, aklıma geçen yıl dinleyip sonra da unuttuğum albüm geldi.
Yazmayı aklıma getirdiğimde ise, geçen yıl fazla dikkat etmemiştim hakkında yazılanlara, interneti açıp albüm ve grup hakkındaki yorumlara göz gezdirdim. Genel olarak orta düzeyde yorumlar yapılmış. Gereksiz yere çok övülen albümler ve gruplar varken böyle bir albüm niye orta düzeyde bırakılmış anlayamadım.
Ancak bu albüm bir önceki albümün devamı niteliğinde bir albüm değil o yüzden her iki albümü kıyaslamak bana biraz saçma geliyor.
Albüm 9 parçadan ibaret. 9 parçadan sadece bir tanesi albümün uzunluğunun neredeyse yarısı kadar. Beni tripten tribe sokan o 16 dakikalık son parça olmasaydı muhtemelen albümü yazmaya çalışmazdım. Kalan 8 parça, 1 dakika ile 5 dakikalık uzunluktaki parçalardan oluşur. Bu 8 kısa parçayı dinlerken Gentle Giant'ın o sınır tanımazlık oluşlarını aklınıza getirin.
Gentle Giant parçalarında nasıl caz'ı istediği şekilde kullanıyorlardıysa, Gryphon grubu da folk ezgilerini parçalarında o denli profesyonelce kullanıyor.
Albümde ilginç olan ise 4. albümleri olmasına rağmen cover parça koymuş oluşları. Beatles'ın 'Mother Nature's Son' parçasını halk ezgileriyle yorumlamışlar. İnternette albüm üzerine yazılanlara bakmış olmasaydım büyük ihtimalle parçalardan birinin Beatlas'a ait olacağı aklıma gelmezdi.
8 parçadaki kaliteli ve profesyonelce üretim, son parça da albümü bambaşka bir boyuta taşıyor. Yes'in, Genesis'in, ELP'nin hatta Gentle Giant'ın konser kayıtlarını, görüntülerini dinleyip izlerken nasıl tanrısal müzik dinlerkenmiş gibi hissediliyorsa aynısı 'Heldenleben' parçasında da aynısı oluşuyor. Bas gitar ve elektrik gitar kullanımları ve kısmen de klavyeler Yes'in 72-75 arası yaptığı müziği o kadar andırıyor ki özellikle Yes hayranı olarak benim müzik açlığımı gideriyor.
'Heldenleben' mükemmel ötesi parça.
Gryphon grubunu aslında geçen yıl öğrenmedim, 10 yıl öncesinde de önüme gelen her şeyi dinlemeye çalışırken görüp dinlemiştim. Ancak odak noktalarımdan biri olamamıştı. Sadece aklımda albüm kapakları kalmıştı.
Geçen yıl 'Red Queen To Gryphon Tree' albümüyle gerçek anlamda tanışmamla birlikte şuan müzikten sıkıldığım anda başvuracağım albümlere bir başkası daha eklendi.
Grup bu albümden sonra bir albüm daha yaparak 1977'des dağıldı. Ta ki bir kaç ay öncesine kadar. 2018'in son aylarında yeni bir albümle tekrar biraraya geldiler ve albüm en az 70'lerde ki albümleri kadar kaliteli.
1. Down The Dog (2.44)
2. Raidance (5.37)
3. Mother Nature's Son (3.08)
4. Le Cambrioleur Est Dans Le Mouchoir (2.14)
5. Ormolu (1.00)
6. Fontinental Version (5.36)
7. Wallbanger (3.33)
8. Don't Say Go (1.48)
9. (Ein Klein) Heldenleben (16.03)
Süre : 41.50
Brain Gulland / Vokal (6), Geri Vokal, Bassson
Richard Harvey / Grand Piyano, Elektrik Piyano, Mini-moog, Org, Mellotron, Klavnet, Flüt, Glockenspiel, Boynuz, Klarnet (4)
Graeme Taylor / Elektrik Gitar, Geri Vokal
Malcolm Bennett / Bas Gitar, Flüt
David Oberle / Davul, Perküsyon, Vokal (3,6,8)