İçinde bulunduğumuz son yıllar artık rock efsanelerinin aramızdan birer birer ayrılma dönemine rastladığı yıllar. O kadar çok müzisyen aramızdan ayrılıyor ki, sadece onları dinleyip, hakklarında konuşulup yazılsa rock müziğin felsefesi tekrar rahatlıkla anlaşılabilir.
Greg Lake, büyük bir gitarist değildir. Ancak büyük bir müzisyendir. Çalıştığı King Crimson'ın ilk albümünde gitar çalmıştır. İkinci albümünde ise sadece vokalde vardır belki ama King Crimson'ın 46 yıldan beri unutulmaz parçalarının seslendiricisidir. Yetmez, The Nice grubundan Keith Emerson (ve yanlarına Atomic Rooster grubundan Carl Palmer'ı alarak) ile birlikte kurdukları 70'lerin ve hala progresif rock'ın süper gruplarından ilkinin ve en iyisinin vokalliğini de yapmıştır.
2016 yılında ölen bir çok rock efsanesi vardı. Ancak beni en çok etkileyen kesinlike Greg Lake oldu. Ölümünden önce ELP'nin bir kaç albümünü yazmıştım ve son 4-5 aydır içip kafayı bulduktan sonra dinleyebildiğim bir kaç gruptan birisiydi (diğerleri Gentle Giant, YES, Magma). Ölümünü Steve Hackett'ın paylaşımından gördüm. Gözlerim o kadar dolmuştu ki, 2-3 gün boyunca defalarca ELP albümleri döndüre döndüre dinledim.
Greg Lake'in ölümü sonrası hakkında biyografik bir yazı da yazılabilirdi. Ben tercih etmedim açıkçası öyle bir şeyi. Söylediği şarkıları tekrar tekrar dinlemeyi önermek varken, sahip olduğu başarıları tercih etmem.
Benim için Greg Lake ile birlikte hep yaşayacak ve hiç bir zaman toprağın altına gömüp unutamayacağım Greg Lake söylediği ve gitar çaldığı bazı unutamadığım progresif rock parçaları.
King Crimson - Epitaph
King Crimson - I Talk The Wind
King Crimson - In The Wake of Poseidon
ELP - Lucky Man
ELP - From The Begining
ELP - Still... You Turn Me On
ELP - C'est La Vie
ELP - Closer To Believing
ELP - Footprints In The Snow
ELP - Lend Your Love To Me Tonight
ELP - Hallowed Be Thy Name
ve Greg Lake'in kendi albümünden
Greg Lake - 'It Hurts'
Bunlar ilk aklıma gelen parçaları. Beni en çok kendimden geçiren ise ELP'nin kendi isimlerini taşıdığı ELP albümünde söylediği ve akustik gitar çaldığı 'Take A Pebble'.
İlk olarak da söyledim, içimizde yaşadığımız son yıllar rock efsanelerinin yavaş yavaş yanımızdan ayrıldığı yıllar. Onlar unutulmadığı sürece varolmaya devam edecekler. Greg Lake de ne King Crimson, ne de ELP ile unutulacağa benzemiyor.
Popülerliğe her zaman karşı olmuşumdur. Popüler olmak için götünü öne sürenler (çorç maykıl) ile 'kadınımdan götünü istedim' diye şiir yazıp bunu şarkı haline getiren Kohen gibiler hatırlanıyorsa popüler dünya'da, bu konuda, progresif rock dinleyerek kendimi şanslı hissediyorum. Popüler dünya karşısında Greg Lake'in askeriyim desem daha yerinde olur.
Son bir bucuk yıldır severek dinlediğim hatta kimi zamanlar tapacak noktaya geldiğim kişiler birer birer gittiler. Chris Square öldüğünde gece haberim olmuştu. Üzüntüden hemen çıkıp bira ve şarap almıştım, sabaha kadar YES dinlemiştim. Edgar Froese öldüğünde de aynısı oldu. 2-3 gün boyunca evin içinde sadece Tangerine Dream çaldı ve elimde bira ile. Çok geçmedi Keith Emerson'ın ölüm haberini aldım. Keith Emerson'ın içinde duygularım aynıydı.
Ve son olarak Greg Lake.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.