Bu Blogda Ara

20 Temmuz 2017 Perşembe

Anyone's Daughter - Adonis 1979



Progresif rock dinlemeye başladığımdan beri karşıma o kadar çok farklı müzik yapan grup çıktı ki, her yeni grubu öğrendiğimde daha fazla bağlandım progresif rock'a. Anyone's Daughter'ı da ilk dinlediğimde de aynı duygular oluştu.


İlk dinlediğim anı çok iyi hatırlıyorum. Youtube'de rastgele progresif rock parçalarını değiştirip değiştirip dinlerken karşıma 'Anyone's Daughter' parçasının konser kaydı çıkmıştı. O kadar hoşuma gitmişti ki, facebook'ta (eski hesabım) hemen paylaşmıştım. Yine benim gibi progresif rock dinleyen bir arkadaşın yorumu şöyle olmuştu.

'Bu Almanlar insan falan değil, kesin uzaylı'.

1970'lerin başlarında bir kaç genç (evet bir hayli genç 13-14 yaşlarında) tarafından kurulan Anyone's Daughter, 1979'da ki ilk albümünden bir kaç yıl önce konserlerde kendi parçalarını çalıyorlardı. 1979'da ki bu albümü ile progresif rock'ın tarihinde yer edindiler.

Bu ilk albümleri 'Adonis' adlı bir süit ile başlıyor. 24 küsür dakikalık 'Adonis' parçası Akad mitolojisine Sümerlerden geçen Tammuz'dan hikayesinden esinlenilmiş duruyor. Parça her bölümün yapısı birbirinden farklı 4 bölümden oluşuyor. İlk dinlediğimde de şimdi tekrar dinlediğimde de bana Rush'ın 2112 parçasını hatırlatıyor.

Ancak gitarların ön planda olmadığı daha çok klavyelerin hakimiyetinde olan bir parça.

İlk bölüm 'Come Away', 75 öncesi Genesis atmosferi var. Uwe Karpa'nın gitar çalışı Steve Hackett tarzını anımsatıyor. Synth ve org'un birlikte kullanılıyor oluşu da esinlendikleri Eloy'u anımsatıyor. Yalnız bu anımsatma, bu grupların müziklerinin kopyası olarak değil de daha çok yaratıcılıkla ilgili.

İkinci bölüm 'The Disguise', ilk bölüme göre daha çok uzay rock olarak beliriyor. Eloy'un 'Dawn' 'Ocean' albümlerinde olduğu gibi uzay rock (space rock) ile senfonik yapının birlikteliği söz konusu. Uwe Karpa'nın gitarı ve vokalin ses tonu öyle uyumlu ki, kişi dinlerken kendinden geçebiliyor.

Üçüncü bölüm albüme ismini veren 'Adonis'. Bana daha çok 70'lerin senfonik italyan progresif rock'ını hatırlatıyor. Klasik müzikten etkilenmesi ve melodik yapısı bunda etken tabi ama ilerleyen bölümde Uwe Karpa'nın gitarı müziğin yapısını tamamen değiştiriyor. 'Anyone's Daughter' parçasından sonra beni albümde en çok etkileyen yer bu parçada. Saykodelik etki yaratan uzay rock'ın mükemmel senfonik halini görebilirsiniz.

Son bölüm, 'The Epitaph. King Crimson'ın 'Epitaph' parçası kadar içe işleyişi olmasa da yine de duygusal ve dramatik. Özellikle Uwe Karpa'nın gitarı yer yer Steve Hackett'ı anımsatırken yer yer de Andy Latimer'in gitarını anımsatıyor. 24 küsür dakikalık güzel bir prog süetine güzel bir son yakışırdı, Anyone's Daughter grubu da bunu başarmış gözüküyor.

'Blue House', bolca klavye sesleriyle başlıyor ve melankolik ritmik bas gitar ile devam ediyor. 80'lerde patlayan neoprog fraksiyonuna ilham olacak türden bir parça. Sanırım albümdeki en iğreti duran parça benim için. Albümü 6-7 yıl sonra tekrar dinlememe rağmen bu parçaya yine de alışamadım.

'Sally', hafif funk etkisi ile güzel bir solo gitar işbirliğinde cazımsı etkilere sahip eğlenceli parça. Saksafonunda (yada klavyelerden çıkıyor bu ses, bilemedim) etkisi ile Bruce Springsteen'in 70'ler müziği ile italyan progresif rock'ının etkileri bariz bir şekilde içiçe geçiyor.

'Sally' parçası gerçekten dinlerken beni eğlendirebilen parçalardan. Size de önerebilirim, alın caz listenize.

Son parça, gruba ismini veren 'Anyone's Daughter'. Genel olarak şablon haline getirilmiş parçaları sevmem, bundan önce yazdığım bir çok albüm incelemesinde yada tanıtımında kullandım, ancak bu parçayı her dinlediğimde hormonlarım en üst seviyeye ulaşıyor.

Bu şablon müziğe açıklama getirmem gerek. Şablon müzik benim için, rock ve caz müziğin temeli olan ve bir çok folk müzikte kullanılan bir yapı. Şöyle oluyor bu şablon parçalar; giriş kısmı – ayet – kısa solo – ikinci yada tekrar ayet – ve son olarak uzun solo. Bu bir çok müzik yapmaya çalışan kişinin kullandığı parça yapısıdır. Burada ayet dememde ki amaç, blues müziğin kendisidir. Şöyle ki; Blues, hristiyanlaşmış afrikalıların cenazelerinde, müzik aletleriyle ölen kişinin arkasından söyledikleri ağıttır. Blues, ağıt demektir.

Gruba ismini veren 'Anyone's Daughter' parçası da şablon bir parçadır. Ancak benim gözümde mükemmel yapan detay, klavye kullanımı ile Uwe Karpa'nın mükemmel ötesi gitar sololarıdır. Tabi bas gitar çalan ve aynı zamanda vokalliği üstlenen Harald Bareth'in naif ses tonunu da unutmamak gerek.

'Anyone's Daughter' parçası daha önce 70'lerin yada genel olarak progresif rock'a uzak olan kişiye dinletebileceğiniz ilk ve temel parçalardan birisidir. İlk kez dinleyen kişi kesinlikle çoşacaktır.

Yazının son kısmına geldiğimde, albümün tekrar basımında hiçbir albümünde olmayan bazı canlı kayıtlar var. Bu parçalar, 1977 yılında grubun henüz bir albümü bile olmayan dönemde, çaldıkları ve kendilerine ait olan parçalar.

Remaster (tekrar basım) kayıtlarını ayrı olarak dinlemenizi tavsiye ederim.

Anyone's Daughter, efsaneleşmiş progresif rock gruplarının içerisinde yer almasa bile müzik dinlemekten sıkıldığınız her an yardımınıza koşacak ve size güzel bir 45 dakika geçirtecek bir albüm yapmış.

Benim için ise 6-7 yıl önceki arkadaşın dediği gibi bir uzaylı grup olarak aklımda kalacak.


1. Adonis (24.09)
Part 1: Come Away                                                                        
Part 2: The Disguise
Part 3: Adonis
Part 4: The Epitaph
2. Blues House (7.20)
3. Sally (4.20)
4. Anyone's Daughter (9.10)

Süre: 45:19

Harald Bareth / Vokal, Bas Gitar
Uwe Karpa / 6 & 12 Telli Elektrik Gitar
Matthias Ulmer / Grand Piyano, Elektrik Piyano, Hammond Org, Minimoog Synth (ses düzenleyicisi), Vokal
Kono Konopik / Davul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.