Dünya’ya en yakın
gök cismi ay’dır. Daha sonra mars yada venüs gelir. Biz, insanoğlu olarak
henüz, günümüzde Ay’a insan gönderebildik. Amerika ve Rusya kapışması sayesinde , uzaya taşındık, diyebiliriz.
1960‘larda ki bu Amerika Rusya kapışmasında Amerika Apollo ile Rusya’nın önüne
geçmiştir.
Ama bu İngilizce
konuşulan ülkelerde farklı bir sorunu ortaya çıkarmıştır. Uzaylılar...
Dönemin
Amerikasında Oscar Welles bir radyo programında H.G.Wells’in ‘Dünyalar Savaşı’
adlı bilim kurgu hikayesini okur. Bunu dinleyen Amerikalıları korku salar,
dinlemeyenler arasında da yayılır bu korku. Amerikan halkının önemli bir kısmı
Marslıların dünyayı işgal edeceğinden korkarlar. Sonrasını bilmiyoruz. Amerikalılar nasıl bu
korkuyu yendiler konusunu.
1960’lar da Ay’a
insan gönderince de hem Amerika’da, hem İngiltere’de Ay’ın karanlık tarafıyla
ilgili aynı düşünceler oluşur. Ya Ay’ın görünmeyen yerinde uzaylılar varsa?.
TV’lerde bunun
tartışmaları yapılır, gazetelerde makaleler yazılır bunun üzerine. İşte tam bu
dönemde Syd Barret (Roger Keith) Pink Floyd grubunun solistidir. Gitar çalar,
şarkılarını söyler. Pink Floyd’un en verimli üyesidir. Ve bir şarkısında ‘Ay’ın
karanlık yüzünde’ sözünü kullanır. Amacı gerçek sorunlarımızın Ay’ın görünmeyen
tarafında ki uzaylılar değil, kendi toplumsal sorunlarımız olduğudur.
İnsanların çarpık iktidarlarların yönetimleri sebebiyle delirmesini anlatır.
1972 yılında
Roger Waters’ın şarkı sözlerini yazdığı ve bütün grup üyelerinin ortak
çalışmayla ‘Dark Side of the Moon’ ortaya çıkar.
‘Brain Damage’ adlı parça
Meddle albümü kayıtları sırasında Roger Waters tarafından 1971 yılında yazıldı. Stüdyo albümü 1973 yılında yapılır. Pink
Floyd 70’lerde albümlerini yapmadan önce konserlerde çaldılar. Korsan olarak
çıkma ihtimallerini düşünmelerine rağmen, ürettiklerini ilk önce canlı olarak
dinleyici kitlesinin önüne koydular. Diğer gruplar gibi stüdyo’ya kapanıp,
albüm yaptıktan sonra, konserlerde albümlerini pazarlamaya çalışmadılar.
Bilmiyorum, Pink Floyd gibi bu tarz albüm yapan başka bir grup.
2000’ler öncesi
Dream Theater adlı grup tarafından önce stüdyo’da kaydedilip sonra konserlerde
albümün bütününü çalındı. (!)
Siz dinlemek
isterseniz, Pink Floyd’u dinleyin. Diğer grupların yanına bile yaklaşmayın.
Roger Waters,
Syd’in keskin zekasıyla bu Ay’ın karanlık yüzü sözünü kullanarak güzel bir
albüm çıkardı. Albüm Pink Floyd ismi altında çıkmıştır, doğrudur ama Roger
Waters’ı sadece söz yazarı yada bas gitarist olarak adlandıramayız. Syd’i en
iyi anlayan kişi O’ydu. Söylenen Pink Floyd grubunun içinde en çok okuyan kişi
olmasıdır.
Albüm Amerika’da
200’lük plaklar listesinde 740 hafta kaldı. Kaç yıl olduğunu siz hesaplayın.
Pink Floyd
progresif rock yapmadı, yapmaya dahi kalkışmadı. Progresif rock, bizim o dönem
müzikleri için kategorilendirebileceğimiz bir söz, yada tanım. Pink Floyd kendi müziğini
yaptı.
Pink Floyd
Müziği...
Ama eğer
zorlamaya kalkarsak, Dark side of the moon progresif rock müzik türüne en çok yaklaşan
albümleridir.
Bu arada;
Pink Floyd’un iki
albümü vardır ki, gerçek birer progresif rock albümüdür. Biri Animals, diğeri
The Final Cut. Biri Roger Waters’ın nefretidir, diğeri ağıttır.
Roger Waters
verdiği bütün röportajlarında ne Dark Side of the Moon’u tamamen açıklamaya
çalıştı, ne de The Wall albümünü.
Siz de anlamak
isterseniz, Pink Floyd’u, tekrar tekrar dinleyin, bütün albümlerini.
Brain Damage
Ve Eğer bulut
yarılırsa, gök gürlerse kulağında
Bağırırsın ve
sanki kimse duymaz sesini
Ve Eğer içinde
yer aldığın orkestra farklı ezgiler çalmya başlarsa
Göreceğim seni
ayın karanlık yüzünde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.