Albümün kayıtları 1972 yılında yapıldı. Satışa çıkarılabilmek için 1973 yılının beklenmesi gerekti. Ve 1973 yılında Friedrich Nietzsche'nin en ünlü kitabı Zerdüşt temel alınarak yapılan konsept albüm ortaya çıktı. 1972 yılında yapılan kayıtlar yaklaşık 20 yıla yakın bir süre sonra piyasaya sürüldü.
Museo Rosenbach; Rosenbach Müzesi.
Ve albümleri Zarathustra; Zerdüşt.
Museo Rosenbach, Nietzsche'nin Zerdüşt’ünün birebir kopyasını yapmadılar. Kitabının özeti bile değildi. Zerdüşt kitabının ana fikri üzerinden üstinsan’ı anlattılar. Süpermen yada superuomo.
Albümünün giriş parçası bilindik progresif rock parçaları tarzında. 20 dakikalık bir parça. Zarathustra. Ve diğer progresif rock parçaları gibi Zarathustra parçasının kendi içinde bölümleri var.
İlk bölüm;
L'ultimo Uomo; Son insan (üstinsan öncesi)
Sonraki bölümleri;
Il Re Di Ieri; Dünün kralı,
Al Di Là Del Bene E Del Male, İyinin ve kötünün ötesinde
Superuomo, Üstinsan
Bitiş kısmı,
Il Tempo Delle Clessidre, Kum saati Tapınağı
İlk parçanın girişi ise şöyle başlıyor.
- Işığın yüzü, senin hakkında olanları anlattı bana.
20 dakikalık parçalık giriş parçasının ortaçağdan çıkmış sesleri, mellotron, hammond ve org sayesine tamamen anlaşılır biçimdedir. Diğer klasik progresif rock gruplarından nitelik olarak ayrılma sebebi bu enstrümanların rönesans ve öncesi italyan müziğini yansıtmasıdır. Tek albümlük progresif rock albümlerinin en göze batanıdır. Ancak grup 90 sonrası bir albüm daha yaparlar. Tek albümlük grupların arasına sokamasakta, Zarathustra albümü tek albümlük progresif rock klasik başyapıtlarına en iyi örnektir.
İlk 20 dakikalık uzun parça da, sonrasında gelen 3 parça da(Delli Uomini (İnsanlıktan) Della Natura (Doğadan) ve Dell’enterno Ritorno (Ebedi dönüş)), hem müzikal açıdan hem progresif rock yapısı açısından Genesis yada King Crimson gibi gruplarla kıyaslanacak düzeydedir. Soundu ve notaların gidişatı açısından ben bu albümü Genesis müziğine benzetirim. Peter Gabriel’li, Steve Hackett’lı 1975 öncesi. Grup üyeleri Genesis’ten etkilenmişler midir, bilemem. Ki o dönem bir çok progresif rock grubu birbirlerinden etkilenir durumdadır. Dönemin rock grupları birbirlerinin konserlerine giderler. Alman rock gruplarından Amon Düül II grubunun konserini youtube’den izlerken, seyirciler arasında David Gilmour vardı. Muhtemeldir ki, Museo Rosenbach grup üyeleri de dönemin müzikleriyle ilgiliydiler, ve etkilenmeleri de doğaldı.
Sonra ki 3 parçada, özellikle gitarın eşlik ettiği bölümler harika. Gitarın çalınışı bana yukarıda belirttiğim gibi Genesis’in gruptan ayrılmadan önceki Steve Hacket’ı hatırlatıyor. Genesis’ten 1976 yılında ayrılan Steve Hackett yerine Museo Rosenbach’ın gitaristi gelseydi, hiç kimse farkında bile olmazdı.
Museo Rosenbach; Rosenbach Müzesi.
Ve albümleri Zarathustra; Zerdüşt.
Museo Rosenbach, Nietzsche'nin Zerdüşt’ünün birebir kopyasını yapmadılar. Kitabının özeti bile değildi. Zerdüşt kitabının ana fikri üzerinden üstinsan’ı anlattılar. Süpermen yada superuomo.
Albümünün giriş parçası bilindik progresif rock parçaları tarzında. 20 dakikalık bir parça. Zarathustra. Ve diğer progresif rock parçaları gibi Zarathustra parçasının kendi içinde bölümleri var.
İlk bölüm;
L'ultimo Uomo; Son insan (üstinsan öncesi)
Sonraki bölümleri;
Il Re Di Ieri; Dünün kralı,
Al Di Là Del Bene E Del Male, İyinin ve kötünün ötesinde
Superuomo, Üstinsan
Bitiş kısmı,
Il Tempo Delle Clessidre, Kum saati Tapınağı
İlk parçanın girişi ise şöyle başlıyor.
- Işığın yüzü, senin hakkında olanları anlattı bana.
20 dakikalık parçalık giriş parçasının ortaçağdan çıkmış sesleri, mellotron, hammond ve org sayesine tamamen anlaşılır biçimdedir. Diğer klasik progresif rock gruplarından nitelik olarak ayrılma sebebi bu enstrümanların rönesans ve öncesi italyan müziğini yansıtmasıdır. Tek albümlük progresif rock albümlerinin en göze batanıdır. Ancak grup 90 sonrası bir albüm daha yaparlar. Tek albümlük grupların arasına sokamasakta, Zarathustra albümü tek albümlük progresif rock klasik başyapıtlarına en iyi örnektir.
İlk 20 dakikalık uzun parça da, sonrasında gelen 3 parça da(Delli Uomini (İnsanlıktan) Della Natura (Doğadan) ve Dell’enterno Ritorno (Ebedi dönüş)), hem müzikal açıdan hem progresif rock yapısı açısından Genesis yada King Crimson gibi gruplarla kıyaslanacak düzeydedir. Soundu ve notaların gidişatı açısından ben bu albümü Genesis müziğine benzetirim. Peter Gabriel’li, Steve Hackett’lı 1975 öncesi. Grup üyeleri Genesis’ten etkilenmişler midir, bilemem. Ki o dönem bir çok progresif rock grubu birbirlerinden etkilenir durumdadır. Dönemin rock grupları birbirlerinin konserlerine giderler. Alman rock gruplarından Amon Düül II grubunun konserini youtube’den izlerken, seyirciler arasında David Gilmour vardı. Muhtemeldir ki, Museo Rosenbach grup üyeleri de dönemin müzikleriyle ilgiliydiler, ve etkilenmeleri de doğaldı.
Resimi büyültmek için üzerine tıklayınız. |
Museo Rosenbach grubu klasik solcu grubu değildir. Albüm kapağında yer alan Mussolini resmi ve Mussolini’nin parmaklıklar ardına gönderdiği mahkumların simgesi olması, grubu sol düşünceye bulaştırmaz. Museo Rosenbach üstinsan’a giden yolda Mussolini’nin yaptığı darbeyi gösteriyor.
Museo Rosenbach müzikal açıdan Genesis’e benzetiyor olsam da, grup üyeleri arasında ki ego patlamaları sebebiyle daha çok King Crimson’a benziyor. Malesef tek albümlük gruplar gibi Museo Rosenbach’ta devamını getirmiyor. 90 sonrası çıkan albümleri ‘Exit’ ve 2014 yılında çıkan ‘Barbarica’ ne kadar kaliteli bir albüm olsa da, Zarathustra albümünü arattırıyor.
Albüm Dell'eterno Ritorno (Ebedi Dönüş) ile son bulur. Parça hızlı bir biçimde girse de devamında bir dinginlik vardır. Sözleri müziğiyle uyum içindedir.
Ve şöyle biter.
E dove regna il Ritorno Eterno.
Ve ebedi dönüş nerede hüküm sürer.
Museo Rosenbach’ın Zarahustra albümü bir başyapıt mıdır, 5 yıldız üzerinden 5 yıldız mıdır. Yoksa koleksiyonluk bir progresif rock ürünümüdür. Bunları bilemem. Ancak her kim progresif rock dinliyorum diyorsa Zarathustra albümünü kesinlikle dinlemelidir.
Grup Elemanları;
Davulda Giancarlo Golzi,
Bas Gitar ve Piyano Alberto Moreno,
Gitar ve Vokal Enzo Merogno
Mellotron, Hammond ve Org Pit Corradi
Ve bütün albüm boyunca etkileyici sesiyle Stefano Galifi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.