Bu Blogda Ara

25 Ocak 2017 Çarşamba

Diagonal - The Second Mechanism 2012



Geçen gün Jaki Liebezeit'in ölüm haberini alınca Can dinlemeye başladım. 3-4 albümünü dinledikten sonra sonraki yazı için ne dinlemeliyim, ne hatırlamalıyım derken aklıma Diagonal'ın ikinci albümü geldi. İlk albümünü geçen yıl yazmıştım. İlk albümdeki mükemmelliğine yakın bir albümdü ikinci albüm. Hemen bulup dinlemeye başladım. Can kalitesinden sonra en azından bir süreliğine bunu devam ettirmeliyim düşüncesi hakimdi. Gün içinde de albümü 3-4 kez ardarda dinledim. Her dinleyişimde progresif rock'a olan sevgim daha da çok arttı.

Diagonal, 2008 yılında bir 45'lik çıkardı. Yine aynı yıl, 2008'de da ilk albümlerini. 2012 yılında da 'The Second Mechanism' albümlerini çıkardılar.

Albümün ilk çıktığı zamanı hatırlıyorum. Hemen bulup, ilk günden dinlemeye başladım. 2012 yılı, İstanbul'dayım. İşyeri(kitapçı) Cağaloğlu'nda. Akşam işçıkışı otobüsle Mecidiyeköy'e gidiyorum, trafik berbat durumda. Otobüs santim santim ilerliyor. Eve varana kadar albümü hiç değilse 3 kez üstüste dinlemişimdir, tabii ki ayaklar yerden kesilerek.

Diagonal, benim 2000 sonrası en çok sevdiğim bir kaç gruptan birisi. 2000 sonrası progresif rock'a çok iyi albümler gösterebilirim ama başyapıtlık yada en iyi ilk 3-5 albüm diye sorulsa, cevabımın içinde kesinlikle Diagonal grubu yer alır. Diagonal 70'lerin havasını öyle güzel bir şekilde önünüze getirir ki albümlerini ve konserlerini çok daha fazla yapsa 70'lerin progresif'ini dinlemeyi bırakır, Diagonal dinlemeye başlarsınız.

İlk albüme göre biraz daha farklı bir albüm, 'The Second Mechanism'. Alex Crispin'in kendi grubu Baron'un müziğine yoğunlaşması, ikinci albümde piyano ve synth farkettiriyor. Gerçeği bu albümde konuk olarak yer almış ama parça yazımlarında da olsaydı keşke dedirtiyor. Luke Foster, Hugh Evans (VDGG) tarzı davulunu daha da üst düzeye çıkarmış bu albümde. Zaten Diagonal deyince aklıma ilk Alex Crispin, sonra da Luke Foster geliyor. Bu, grubun diğer elemanlarının kötü olduğu anlamına da gelmiyor. Grup üyelerinin tamamı, günümüz progresif rock'ı için fazlaca yenetekliler. Hepsi biraraya gelince de böyle mükemmel bir albüm ortaya çıkıyor. Progresif rock hayranlarının son yıllar için umutlarından. Progresif rock'ın mükemmelliği bir yerlerden fırlayıp çıkar önünüze Diagonal gibi; gözleriniz dolar, progresif rock'a daha çok bağlanırsınız.

İlk albümde ki Luke Foster ve Alex Crispin'i özellikle üzerine yoğunlaşarak dinlemiştim. İkinci albümde Alex Crispin sadece konuk olarak albüme yardımı dokunmuş olsa da, ilk albümde ki piyano'yu arıyorum.

Diagonal ilk albümde ki avant-garde öncülüğünde saykodelik, caz (serbest caz(free jazz)) ve elektronik (ve kozmik) müziği 'The Second Mechanism' albümünde de devam ettiriyor. 'Voyage/Paralysis' parçası, saykodelik, elektronik müziğin mükemmel bir uyumu. 'These Yellow Sands' ise, saykodelik ve caz'ın (serbest caz) birlikte ne kadar güzel bir şekilde çalınabileceği gösteren bir parça. Albümdeki favori parçamdır, üstüste 10 kez dinlesem bile sıkılmayacağım tek parça. 'Mitochondria', bas ile başlıyor. Piyano ve saksafon bas gitara eşlik ediyor. Ağır aksak, karamsar bir şekilde ilerleyen piyano, bas, saksafon ve perküsyon, bas gitarın öncülüğünde saykodelik bir yapıya yönelmeye başlıyor. Bu hengame sonunda VDGG müziğini duyuyorsunuz. Müziğin verdiği karamsarlığın yerine Diagonal müzisyenlerinin yeteneklerinin ne derece üst düzey olduğunu kavramaya başlıyorsunuz. İnsan dinlerken kendinden geçebiliyor.

'Hulks' parçası albümde vokal olan, daha doğrusu söz olan, tek parça. Dinlemeye başlayınca progresif rock'ın ilk çıktığı yıllara, 60'ların sonları, 70'lerin başlarına gidiyorsunuz. Saykodelik müziğin ve serbest caz'ın, progresif rock'da ki etkisini bu parçada daha çok anlıyorsunuz.

Kapanış parçası 'Capsizing', albümün başlangıcındaki kozmik, elektronik sesler ile bitiyor. 9 dakikalık parça, kozmik, elektronik, saykodelik ve özellikle serbest caz'ın birarada kullanıldığı parça. Saksafon'u takip ediniz ve saksafon'un rock müziğe verdiği güzelliği görün.

Giriş kısmını ilk albümdeki 'Pact' parçasına benzetiyorum her dinlediğimde. Sanırım Alex Crispin bu parçada daha fazla synth üzerinde durmuş. Mükemmel bir albümün mükemmel bir kapanış parçası.

Sanırım bir kaç gün boyunca herhangi bir grup dinleyip, yazı yazmayacağım. Diagonal'ın müziği bir kaç gün boyunca beynimi esir alacak. Siz de 70'lerden kopamıyorsanız, Diagonal'ın bu ikinci albümünü dinlemekten alıkoyamayacaksınız kendinizi. Karşınızda son yılların en iyi albümlerinden biri var.

Son olarak 2012'den beri 3. albümlerini bekliyorum. 5 yıl bitecek yakında. Alex Crispin kendi grubu Baron'un müziğinden biraz ayrılıp, Diagonal'a yoğunlaşsa şu garibi ne kadar mutlu edecek, haberi yok.

1. Voyage/Paralysis (6.12)
2. These Yellow Sands (7.59)
3. Mitochondria (9.41)
4. Hulks (10.46)
5. Capsizing (9.10)

Süre : 43.38

Luke Foster / Davul, Perküsyon, Piyano, Geri Vokal
Ross Hossack / Synth (ses düzenleyicisi), Geri Vokal
Nicholas Richards / Elektrik Bas, Mellotron, Synth, Geri Vokal
Nicholas Whittaker / Alto Saksafon, Klarnet, Vokal, Geri Vokal
David Wileman / Elektrik Gitar, Geri Vokal

Konuklar
Alex Crispin / Synth, Geri Vokal
Robbie Wilson / Trompet, Flugelhorn, Geri Vokal


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.