1980'lerin başlarında başlayan ve 80'lerin ortalarında iyice popüler olan neoprog akım, 80'lerin ortalarında başlayan ve 90'ların başlarında neoprog akımı gibi popüler olan prog metal türü, kanımca 70'lerin başlarında ortaya çıkan progresif rock'a en büyük iki tehlike olmuştur. Günümüzde de progresif rock'ın yanlış anlaşılmasına sebep olan iki müzik türü de hala devam etmektedir.
Her ne kadar progresif rock, neoprog ve progmetal'in etkisinde gözüküyor olsa da, bir çok progresif rock grubu 70'lerin progresif rock anlayışını devam ettirmeye çalışmakta. Ülkeler bazında progresif rock müzik albümlerinin neredeyse yarısının çıktığı (diğer yarısı ingilizler) italyan gruplarının da 70'lerin progresif rock anlayışına devam ettirme çabaları azımsanmayacak kadar az değildir. En önemlisi de kesinlikle neoprog ve progmetal'in yoğun olarak dinlenildiği 90'larda albümler çıkartan Finisterre grubu.
Finisterre grubu 90'ların başlarından kurulmuş modern zaman italyan progresif rock gruplarının en iyilerinden ve en önemlilerinden. Aynı zamanda italyan progresif rock'ı ayakta tutmaya ve geliştirmeye çalışan Fabio Zuffanti'nin ilk grubu. Fabio Zuffanti bu albümden 3-4 yıl sonra grup kurma projelerine başlayacaktır. 2000'lerden günümüze kadar bir çok italyan progresif rock grubun kurucusu ve üyesi olmuştur. Aynı zamanda bir çok gruba da prodüktörlük yapmaktadır. Progresif rock dünyasında bu kadar çok çalışkan birisinin ilk albümünü dinlememek olmaz.
Albümde severek defalarca dinleğim, benim için albümün en iyileri olan parçalar...
'Macinaaqua, Macinaluna' parçasına Mozart'tan Türk Marşı'nın piyano tınıları, yine başka bir klasik müzik insanlarından Gershwin'den alıntılar ve hem önemlisi Jimi Hendrix'in kısa ama öz blues rock gitar sololarından birisinin eklenmesi parçaya renk katmış. Üzerine İtalyan operası tadında vokaller ve bayram havasında ezgiler (Rio) dikkatinizi çekecektir.
'Caos' parçasını sevmemde etkin kesinlikle Banco Del Mutuo Soccorso etkisi. Banco grubu böyle bir parçayı albümlerine koymuş olsaydı kendi müziklerinden ayırtedilemezdi. Bunda caz'ın ve avantgarde müziğinin etkisi oldukça fazla. Kaotik, karmaşık ve bir o kadar da güzel.
'SYN', albümün en uzun ve en güzel parçası. Benim için tabii ki. Parça senfonik olmasına rağmen daha çok eklektik bir yapı göze çarpıyor. Goblinvari klavye ve snyth, avantgarde caz ve serbest caz (free jazz) saksafon kullanımları, ara ara çalan latin folk müziği, bayram havasında ki ezgiler parçayı tekrar tekrar dinlemenize yol açabilir.
Tabii ki en sevdiğim parçaları öne sürünce diğer parçalarda kötü anlamına gelmiyor. Diğer parçalar 70'lerin gruplarından Pink Floyd, King Crimson, YES gibi grupların ezgileri ve benzer melodileri var. 'Isis' parçasının girişindeki müzikal yapı, dinlediğinizde YES'i hatırlayabilirsiniz. Derinlerden gelen amerikan yerlilerinin türkülerini hatırlatan koro, 'Tales from Topographic Oceans' albümünün müzikal atmosferi yansıtır gibi olmuş.
Son olarak belirtmezsem olmaz. Albümün sevmediğim tek tarafı bazı yerlerde dikkatimi çeken neoprog tarzı klavye kullanımları. Albümü dinlerken belli belirsiz yerlerden çıkan o neoprog benzeri sesler canımı sıkıyor olsa da 90'lı yılların progresif rock'ını düşündüğümde bütün olarak fazlasıyla güzel. Hem italyan progresif rock'ına örnek bir albüm, hem de 75 öncesi senfonik yapılı King Crimson albümlerine benzer bir albüm.
1. Aqua (2.54)
2. Asia (5.10)
3. Macinaaqua, Macinaluna (8.50)
4. Caos (3.09)
5. SYN (15.11)
6. Isis (7.46)
7. Cantoantico (11.33)
8. Phaedra (7.01)
Süre : 61.34
Fabio Zuffanti / Bas Gitar, Vokal
Stefano Marelli / Elektrik Gitar, Akustik Gitar, Vokal
Boris Valle / Klavyeler
Marco Cavani / Davul, Perküsyon
Sergio Grazia / Flüt, Geleneksel Gitarlar, Koro
Konuklar
Edmondo Romano / Saksafonlar, Kayıtlar
Osvaldo Loi / Keman, Çello
Francesca Biagini / Koro
Paolo Carraffa / Koro
Claudio Castellini / Koro
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.