Tekrarlamaktan sıkıldım gerçeği ama söylemekte yarar var sanırım. 80'ler ve 90'lar sonrası progresif rock'ta kalite farkı ortaya çıktı. Bunun ortaya çıkmasında punk'ın değil, neoprog ve prog metal denilen türlerin büyük bir etkisi var. Buna rağmen aynı dönemlerde 70'lerin mantığıyla müzik yapmaya çalışan gruplarda var. Bunlardan birisi Amerikalı Dan Britton öncülüğünde Deluge Grander grubu.
Dan Britton'ın ilk projesi Deluge Grander ve sonraki projesi Birds and Buildings grubu da avantgarde ve caz temel üzerinden müzik albümü yaptılar. Deluge Grander, grup olarak senfonik yapıdayken diğer grup Birds and Buildings eklektik yapı da albümlere sahipler. Senfonik ve eklektik progresif rock, progresif rock'a temel olan iki müzikal anlayış. Sırf bu yüzden bile Dan Britton takip edilmeyi ve övülmeyi fazlasıyla hakediyor.
Augut in the Urals....
'Inagural Bash' avantgarde müzik ve müzikal mentalite üzerinden nasıl senfonik progresif rock yapılıra en iyi örneklerden birisi. Hatırlayabildiğim kadarıyla bir diğeri grubu Fransız Ange. Albümde ki dinlemesi en zor parça olmasına rağmen uzunluk açısından dönemin Spock's Beard ve Transatlantic gibi amerikalı grupların uzun parçalarından çok daha yaratıcı bir parça. Parçanın bütününe hakim avantgarde ve caz atmosferi dinleyeni hem zorluyorken hem de şaşırtabiliyor.
'Augut in the Urals' albümle beni tanıştıran parça. Açıkçası nerede nasıl dinlemeye başladım hatırlamıyorum ama ' Augut in the Urals' parçasını dinlediğim ilk anı gayet iyi hatırlıyorum. Albümü dinlediğiniz zaman akılda kalıcı olacak iki parçadan birisi. Diğeri son parça 'The Solitude of Miranda'. Bence 'Augut in the Urals' parçasının müzikal atmosferinin üzerinden diğer parçaları da yazmış olsalardı (sonraki albümler de dahil) kesinlikle 2000 yıllar sonrasının en iyi grubu olacaktı. En iyi grubu olacaktı derken küçümseme falan yok tam tersine grubun ve Dan Britton'un yaptığı müziğin kalitesinin ne kadar yüksek olduğu söz konusu. 'Augut in the Urals' parçası ile Deluge Grander, 2000'li yılların en iyi bir kaç grubundan birisi.
'Abandoned Mansion Afternoon' ilk parçada ki gibi bu parçada da avantgarde müzikal hava hakim. Parçanın ortalarında Genesis davulcusu Phil Collins davullarına benzer vuruşlar duyulsa da, Genesis müziğinden bir hayli uzak. Parçanın albümde dikkat çekici tek tarafı sözlerinin diğer parçalara göre daha fazla oluşu. Albümün müzikal olarak konsept anlayışına uygun olsa da diğer parçalar arasında biraz zayıf kalıyor.
'A Squirrel' klasik italyan müziklerine benzemeye başlıyor açılışta. Klasik derken bu sözü her iki anlamda kullanıyorum. Hem 19. yüzyıl öncesi italyan klasik müziğine benziyor yapısı hem de 70'lerin klasikleşmiş italyan senfonik progresif rock müziğine benziyor. Benim gibi italyan progresif rock müziğine hayranlığınız varsa bu parçayı kesinlikle seveceksiniz.
Albümün en kötü tarafı, belirtmezsem olmaz, kayıtları. Maalesef albümün genelinde hafif boğuk bir ses düzeni hakim. Albümün kalitesini bozmuyor belki ama o hafif uğultu, dinleyen kişiyi dinlerken yorabiliyor. Umarım bundan üç beş yıl sonra albümün tekrar basımında bu zayıf kısım giderilir ve albüm başyapıtlık progresif rock albümleri arasında yerini alır.
Merak edip takip etmek isteyenlerin başvuracağı ilk adres.
www.emkog.com
Web sitesi hala işlerliğini koruyor.
1. Inagural Bash (26.57)
2. Augut in the Urals (15.52)
3. Abandoned Mansion Afternoon (12.14)
4. A Squirrel (8.45)
5. The Solitude of Miranda (7.18)
Süre : 70.57
Dan Britton / Klavyeler, Vokal (1-3) Gitar (2), Akustik Gitar (5)
Dave Berggren / Gitar (1,3-5)
Patrick Gaffney / Davul
Brett D'anon / Bas Gitar (1-4), Ud (2)
Frank D'Anon / Trompet(1), Flüt(1), Klavye(5),
Jeff Suzdal / Saksafon (1)
Adnarim Dadelos / Vokal (5)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.