Önümüzdeki ayın 22'sinde 35 yaşını doldurmuş olacağım. Yolun yarısını doldurmuş olacağım bir bakıma. Bu yaşıma kadar bir çok müzik türünden örnekler dinledim. Hiçbiri progresif rock kadar etkilememiştir.
35 yıllık hayatımda müziğe bakışımı değiştiren bir çok müzik grubu yada kişisi oldu. Ama bazı gruplar ve müzisyenlerin bende olan etkisi tartışılamaz. Benim için bu grup ve müzisyenlerin kalitesi tartışılamaz.
Pink Floyd, ilk ne zaman duyduğumu hatırlamamıyorum ama ilk ne zaman deliler gibi dinlemeye başladığımı gayet iyi hatırlıyorum. Üniversite edindiğim bir arkadaşın sayesinde öğrendim, Pink Floyd'un ne kadar kaliteli ve orijinal olduğunu. Elinde iki kaset vardı. Biri Ummagumma, diğeri 'Wish you were here'. Daha sonrasında 'Meddle' albümünü de aynı arkadaştan edinip dinlemiştim. Bana hediye etmişti o kaseti. Hala saklarım.
Pink Floyd'a olan sevgimden ve sonrasında öğrendiğim yaptıkları müziğin progresif oluşundan bu müziğe ilgim arttı. Progresif rock'ın örneklerini öğrenip dinlemeye başladığımdan itibaren ise rock'a olan bakışım tamamen değişti. Çok fazla grup tanıyıp, dinledim bu zamanda. Adlarını yanyana koyup saymaya kalksam 2 sayfayı rahatlıklar geçer. Burada en önemlisi hangi grupların bende etkisi olduğu.
Klasikleşmiş gruplardan bahsetmeyeceğim. Yani King Crimson, VDGG, ELP gibi gruplardan. Bende iz bırakanlardan bahsetmek daha iyi. Birincisi, yaptıkları müziği çok geç anlamaya başladığım YES grubu. 10 yıldan fazla oldu YES'i ilk dinlemem. İlk dinleyişimde pek etkilememişti ama sonrasında; benim için progresif rock'ın değil, rock müziğinin en önemli grubu oldu.
İkincisi, Tangerine Dream. Yaptıkları müziğin YES ile pek alakası olmayan bir grup Tangerine Dream. Her iki grubunda müziğe bakışları temelde aynı olsa da, ürettikleri parçalar çok çok farklı.
Her ay bir Tangerine Dream albümünü üstüste 8-10 defa dinleyip, bloğuma koyarım demiştim.
Yazmaya başladığım bir yıldan beri de her ay bir Tangerine Dream albümü yazıyorum. Eğer bu şekilde devam edersem önümüzde ki 10 yıl boyunca bu bloğa en azından bir yazı koyabilirim. Çünkü Tangerine Dream'in 100'ün üzerinde albümü var. Saymadım ama albüm sayısı 150'ye yakın olabilir.
Sırayla gitmeye çalışıyorum Tangerine Dream albümlerinde. Bir önceki Tangerine Dream yazım, 'Stratosfear' albümüydü. Tangerine Dream, sonrasında film müziklerinin olduğu bir albüm yayınladı. Albümdeki bir kaç parça Türk sinemasının 1970'lerde kullandıkları parçalardı. O albümü yazmak istemedim, nedeni çok basit, film müzikleri olması. 'Cyclone' gibi Tangerine Dream müziğine daha uygun bir albüm varken, film müziklerinin olduğu bir albüm hakkında yazmak, bana biraz abest geldi. Sözü, gereksiz yere çok uzattım. 'Cyclone' albümüne geçmenin zamanı geldi.
Peter Baumann'ın gruptan ayrılmasından sonra, Tangerine Dream yeni müzisyenlerle çalışmayı denedi. İlk deneyim ise 'Cyclone' albümündeki davulcu ve vokalist. Peter Baumann'ın yerini doldurmuşlar yada eksik kalmış, albüm Peter Baumann'ı aratıyor, diyemeyeceğim çünkü Tangerine Dream'in bu 'Cyclone' albümü, 'Stratosfear''de ki değişimin daha da ötesine geçip, melodik senfonik seslerin yoğun olduğu bir yapıt.
İlk parça, 'Bent Cold Sidewalk'. Eski, 1975 öncesinin Tangerine Dream'inden eser yok. Synth sesleri benzerlik gösteriyor gibi olsa da, çok farklı bir albüm var. Flüt'ün, klarnetin, davulun olduğu, daha da önemlisi bir vokalin olduğu bir parça. Melodik senfonik yapısının üzerinde Pink Floyd'dan David Gilmour benzeri bir ses. 'Animals' ile aynı dönemde çıktığı için bu parçayı o albümün müzikal yapısına benzetirim.
Giriş parçası, Pink Floyd benzeri bir eserle başladı. Devam parçası, 'Rising Runner Missed By Endless Sender' ise, Pink Floyd'dan ziyade, döneminin rock parçalarının yapısını barındırıyor. Bir Tangerine Dream örneği olarak sunamam ama progresif rock'a örnekler listesine rahatlıkla koyulabilecek bir parça.
İlk iki parçada ki herkesin anlayabileceği ve dinleyebileceği, daha rock'a benzeyen parçalardan sonra albümü mükemmel yapan parçaya geldik.
Madrigal Meridian.
'Madrigal Meridian', girişiyle Tangerine Dream'in 1975 öncesi müziğini az biraz anımsatan, 20 dakikalık bir parça. 3 dakikalık kaotik atmosfer sonrası, synth'in müziğin altında bulunduğu, davulun ritmi ayarladığı ve piyano'nun, org'un ve gitarın çoştuğu 14 dakikalık müzik şöleni. 10 yıl önce dinlerken neredeyse tapındığım 'Forje Majure' albümünün ön hazırlığı gibi olan bir parça. 'Madrigal Meridian', sözün tek anlamıyla Tangerine Dream şaheserlerinden.
'Cyclone' albümü Tangerine Dream'in 70'ler müziğini anlamak için tavsiye edilecek bir albüm değil. Bu albüm daha çok Tangerine Dream müziğini daha önce dinlemiş olanlar için. Bir Tangerine Dream hayranı olarak bu albümü dinlememiş bütün Tangerine Dream müziğinden haberdar olanlara tavsiye edebilirim.
1. Bent Cold Sidewalk (13.00)
2. Rising Runner Missed By Endless Sender (4.55)
3. Madrigal Meridian (20.32)
Süre : 37.50
Edgar Froses / Elektrik ve Akustik Gitar, Synth (ses düzenleyicisi)
Chris Franke / Mellotron, Synth, Elektrik Davul
Steve Jolliffe / Vokal, Flüt, Boynuz, Clarnet, Klavnet, Grand Piyano, Synth
Klaus Krieger / Davul, Gong, Elektrik Perküsyon
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.