Bu Blogda Ara

2 Şubat 2017 Perşembe

John Wetton



Son iki yıldır progresif rock'tan o kadar çok kayıp oldu ki, gidenleri tekrar mı dinleyeyim yoksa yeni çıkan albümleri mi takip edeyim bilemedim. Chris Square'ın öldüğünü öğrendiğimde iki yıl önce bara gidip, bira ve şarap alıp sabah güneş aydınlanıncaya kadar YES dinlemiştim. Edgar Froese'nin ölümü üzerine de 3 gün boyunca Tangerine Dream dinleyip, içmiştim. Keith Emerson, Greg Lake ve son olarak bir kaç hafta kaybettiğim Can'ın canı Jaki Liebezeit'da da aynısı oldu.

Son olarak çaldığı bas gitarıyla, kendine has sesi ve vokaliyle John Wetton.

Bana rock müziği çok farklı bir şekilde öğreten ve sevdiren insanların ölümünü her duyduğumda moral tamamıyla uçup, gidiyor. Yaptıkları müzik plaklarda ve kulaklarda duruyor olsada, bütün bu kayıplar biraz ağır geliyor. Rock müziğin tanrıları teker teker aramızdan ayrılıyor.

Birçok kişi gibi bende gerçek anlamda progresif rock'a saykodelik temelli progresif rock dinleyerek ulaştım. İlk gruplardan birisi King Crimson'dı. Doğal olarak John Wetton'u da King Crimson albümleri ile tanıdım. King Crimson'ın progresif rock müziğine kazandırdığı ve gelmiş geçmiş en iyi 10 albümünden biri olan 'Red' albümünü dinlerken ilk kez görmüştüm onu ve tabii ki 'Larks' Tongues In Aspic' albümü devamını getirdi. 'Book of Saturday' parçasında ki vokalini kim unutabilir ki!

Sonrasında yine aynı dönemin UK grubu ile devam ettim John Wetton'u dinlemeye. Eddie Jobson'lı, Bill Bruford'lu UK. grubu. YES hayranlığım sayesinde öğrendiğim bir başka grup olan Asia grubunda da John Wetton vardı. Steve Hackett'ın konserlerinde de gördüm John Wetton'u. Progresif rock'ın içine girdikçe bir çok grupta çalmış olduğunu gördüm. Wishbone Ash, Uriah Heep, Roxy Music(Bryan Ferry) progresif rock'ta en bilinen gruplardan.

John Wetton; çaldığı bas gitarıyla, sesi ve vokaliyle benim için progresif rock'da, dolayısıyla rock müzikte benim için unutulmaz isimlerden biri haline geldi. Katkıda bulunduğu, birlikte çaldığı gruplar ve müzisyenler haricinde kendi albümlerini de yaptı. 80'lerde ve 90'larda ki AOR'un, tahminimce en iyi albümlerinden bazılarını çıkardı. Rock müzik dünyası, evreni çok büyük bir ismi kaybetti iki gün önce. Muhakkakki rock müziğe, özellikle progresif rock'a gönül verenlerce yeni isimler çıkacaktır ama yeri doldurulur mu, işte onu bilemedim.

Birkaç ay önce kanser olduğunu okumuştum, içimden 'umarım kanseri yener de eline gitarını alır sahnelere geri döner' diye geçirdim. Üzerinden çok geçmedi, ölüm haberini aldım. Jaki'nin ölümünden sonra böyle bir haber bir hayli sarstı.

John Wetton'un birlikte çaldığı gruplar ve müzisyenler. Hepsini bilmiyor olsanız bile bir kaç tanesini bildiğinizden eminim.

Mogul Trash, Family, King Crimson, Roxy Music, Uriah Heep, UK, Jack-knife, Wishbone Ash, Asia, Phenomena, Renaissance, Qango, Brain Eno, Ayreon, Icon.

Bu gruplardan herhangi birinden örnek vererek bitirmeyeceğim bu yazıyı. Şimdiye kadar dinlediğim en iyi bir kaç gitaristten biri olan Steve Hackett ile birlikte çaldığı Genesis'in 'Firth of Fifth' ile bitirmek, onu unutmamak ve her zaman hatırlamak için en güzel parça.

Freidrich Nietzsche'nin dediği gibi 'Tanrı öldü'.

Rock müziğin tanrılarından John Wetton.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.