Ben koyu bir elektronik müzik, hani şu cıvcıvlayan türlerden müziklerin hayranı değilim, new age, ambient yada drone tarzı müzikleri de sevmem, ama kesinlikle Tangerine Dream hayranıyım. Özellikle Tangerine Dream’in 70’li yıllarda yaptıkları müziğin orkestral senfonik müzikal atmosferi, benim müziğe bakış açımı değiştiren en önemli etkenlerden birisi. Dolayısıyla Tangerine Dream grubu en önemli gruplardan biri, tabii benim için.
Aslında Tangerine Dream albümlerini yazarken bir sıralama yapmam gerekirdi belki ama sıra falan dinlemeden, ben de iz bırakmış olan albümlerden başlamak istedim. 70’li yılların Tangerine Dream şaheserlerinden birisi olan Phaedra albümü de yine ben de iz bırakmış albümlerden. 70’li yılların bütün Tangerine Dream albümleri gibi.
Tangerine Dream grubunu ilk dinlemeye başladığımda anlayamamıştım, nasıl müzik yaptıklarını. Hatta bir fikir sahibi bile değildim. Onca yıl üstüste dinleyerek (kendime eziyet ederek) artık Tangerine Dream hakkında az çok da olsa bir fikrim var.
Günümüzde techno gibi bir çok elektronik temelli müzikler var. Elektronik müzik deyince visini aklına o tarz müzikler gelir genelde. Ancak Tangerine Dream müziği bu tarz müziklerden çok farkı; ritimsiz, melodisi az, yavan denebilecek türde müzik yapıyorlar. Çok mu duygusuz bir müzik Tangerine Dream müziği, tabii ki değil. Tam tersine çalınan Synth’lere baktığınız zaman her parçanın her saniyesinde grup üyelerinin izleri var. Bir saniye dahi olsun parçalardan kopmuyorlar. Günümüzün Techno tarzı müzikleri gibi bilgisayar kullanılarak müzik üretmiyorlar desem, daha anlamlı olur.
'Phaedra’ albümün ilk parçası, aynı zamanda albüme ismini veren parça. Tangerine Dream’in klasik denebilecek parçalarına uygun uzunlukta ve süresiyle fazlasıyla doyurucu. Phaedra sözcüğü eski yunan mitolojisinde geçen bir hikaye olsa da albümde bahsedilen gökyüzünde ki bir takım yıldızı. Belirtmiştim yukarıda sıralama yapmadan yazıyorum diye. Söylemem de fayda var sanırım. ‘Phaedra’ öncesi albümleri ‘Zeit’, ‘Alpha Centauri’ ve ‘Atem’ gibi bu albümde uzayda , kozmosda geçer.
'Phaedra’ parçası 70’lerin Tangerine Dream’in herhangi bir parçası gibi kaotik, dramatik, karamsar, düzensiz ritimli parçalarından herhangi birisi. 4. Dakikadan itibaren düzenli ritme geçer gözükse dahi, müzik düzensizliğini kaybetmiyor. Uzay gemisinde sanki yıldız sistemine yaklaşırken ikaz sesleri gibi sesler çıkıyor bir anda ortaya. 8. Dakikada Peter Baumann’ın flütünü duyabilirsiniz. Parçanın diğer yarısı diyebileceğim 10. dakikadan sonrası varılan yıldız sisteminde ki yaşam olan bir gezegene iniş anlatılıyor sanki. Gezegen üzerinde ki rüzgar sesi yahut gezegende yaşayan canlıların çıkardıkları sesler mi duyulan, her ikisi de olabilir. Peki parçanın sonunda ki çocuk sesleri!
'Mysterious Semblance At The Strand Of Nightmares’. Orglar sayesinde sanki orkestra müziği gibidir. Yıldıztakımları arasında ilerlerken kişi ne hissedebilir ki? Depresiflik, yalnızlık, evrenin içinde kendini yok denecek kadar detersiz görme hissi. Parça size bunu tamamıyla verir. Ara sıra aralardan derinlerden fırlayan o helikopter sesi kişiyi daha da depresif hale sokar. Peter Baumann’ın elektronik piyano’su keman rolünü üstlenir gibidir parçanın neredeyse ikinci yarısında. Kendinizi evrenin kenar mahallesinde o kadar yalnız hissedersiniz ki, Peter Baumann’ın piyano’su cenaze marşınızı çalar. Dışarıdan gelen yıldızların seslerini mi duydunuz?
'Movements Of A Visionary’ kesik kesik metalik sesler ile başlar parça ve bu eziyet yaklaşık 2 dakikadan fazla sürer. Sonrasında uzay gemisi tekrar hareketlenmeye başlar. 76 sonrası Tangerine Dream müziğinin temelidir aslında. Orkestral senfonik yapıdan daha ritmik döneme geçiş gibi. ‘Movements Of A Visionary’ parçası elektronik progresif rock’ın avant-garde havasıdır.
'Sequent C'’, bilmiyorum bilim kurgu filmleri severmisiniz. Her dinleyişim de ‘Hayat Ağacı’ (Tree of Life) filminden bir bölüm izliyormuşum gibi hissettiriyor. Çok kısa bir parça belki Tangerine Dream tarzına göre ama sanki evrenin (doğanın) mucizevi (ruhani) konumunu gösteriyor. Peter Baumann Synth kullanımında ve piyano’da yetenekli olduğu kadar Flüt’te de hünerini göstermiş. Evet çok kısa ama çok da güzel. Pink Floyd’un Seamus parçası gibi kısa ve anlamlı.
1. Phaedra (17:35)
2. Mysterious Semblance At The Strand Of Nightmares (9:43)
3. Movements Of A Visionary (7:57)
4. Sequent C' (2:20)
Süre: 37:35
- Edgar Froese / Org, Mellotron, Bas, Gitar, Synth A & VCS3 Synth (Ses Düzenleyicisi), Yapımcı
- Christopher Franke / Synth A & VCS3 Moog Synth, Klavye
- Peter Baumann / Org, Elektrikli piyano, Synth A & VCS3 Synth, Flüt
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.