Almanya'dan çıkan ve progresif rock'a farklı bir yönden bakan Eloy, döneminin Alman gruplarından bir hayli farklıydı. İlk albümlerindeki saykodelik beat havasından sıyrılıp daha sofistike (karmaşık anlamında kullanıyorum) bir albüm olan, 'Inside' ile başladılar. Bu sofistike albümler bundan sonrada 80'lere kadar devam etti.
Bir yıl önce yazdığım Eloy'un iki albümünde Eloy Pink Floyd tartışmasına girmeyeceğim. Merak eden 'Ocean' ve 'Dawn' albümleri yazılarıma bakabilir.
Benim burada 'Inside' ilgili belirttmek istediğim bundan sonraki Eloy albümlerinden bir hayli farklı olduğu. Saykodelik sesler uzay rock sesleriyle içiçe geçmesi, aksak ritimli davullar, vokal çığlıkları ve kaotik müzikal atmosfer, Eloy'un ilk bu albümünde ortaya çıkıyor ve sonraki bir çok albümüne de kaynak oluyor.
Şöyle de söyleyebilirim; 'Inside' albümü bundan sonraki Eloy albümlerine öncü (avantgard değil) olacaktır.
'Land Of No Body', 17 dakikalık bir progresif rock şaheseri. Saykodelik ve karanlık bir atmosferle açılan parça devamında dönemin hard rockvari seslerinin saykodelik-uzay rock ile içiçe geçiyor. Sonrasında ise melodik yapısıyla dinleyeni başka dünyalara götüren uzaylık sesler ve org soloları önünüze geliyor. Son bölümlere geldiğiniz zaman karşınıza Iron Butterfly, Pink Floyd tarzı saykodelik patlamalar çıkıyor. 60'larda ve 70'lerde rock müzisyenleri ve dinleyicileri tarafından bolca kullanılan zihin açıcı LSD'lik atmosfer. Bu kısımdaki org soloları bana Moğollar grubundan Murat Ses org sololarını anımsatıyor.
'Land Of No Body', progresif rock'ın zevkini çıkarabileceğiniz mükemmel ötesi Eloy parçasıdır.
'Inside' parçası da ilk parça gibi karanlık bir atmosfere sahip ama vokal daha çok ön planda. Aynı zamanda parça yapı olarak dönemin ağır saykodelik rock gruplarının atmosferine sahip. Sanırım o dönemki saykodelik müziğe daha fazla ağırlık verdikleri için, parça albümün ismi oldu. Yoksa albümleki diğer parçalardan daha zayıf.
'Future City', Eloy'un bu albümünde değil, bir çok albümünde en özgün parça. 'Future City' parçasına benzer bir parçayı Eloy'un diğer albümlerinde bulmanız bir hayli zor. Jethro Tull benzeri folk-blues karışımı bir müzikal atmosfer ile başlıyor. Devamında da yine Jethro Tull tarzı blues solosuyla devam ediyor.
Böyle kendine özgü olan bir parça albümün ismi olmaya daha çok yakışırdı. Dönemin Eloy'u bu iki parçaya bakarak, tercihlerini karşılaştırarak daha rahat anlaşılır sanırım.
Albümün sonuna koydukları 'Up And Down' parçası Eloy'un müzikal yönünü tam olarak açıklıyor. Ağır ağır ilerleyen ritimlerle org ve yankılanan, derinlerden gelen vokaller; bundan sonraki bir çok Eloy klasiğinde yer buluyor.
Bu parçayı yıllar sonra albümü tekrar dinlemeye başladığımda başka bir grubu anımsattırmıştı bana. Şimdi yazarken aklıma geldi. Benzettiğim grup yine başka bir alman progresif rock grubu, Ramses. Ramses grubu tam da Eloy'un 'Up And Down' parçası gibi ağır ağır ilerliyor.
Eloy öncülük yaparken kastım buydu.
Yaşayan efsanelerinden dedim çünkü bir kaç ay önce Eloy yeni bir albüm daha çıkardı.70'li yaşlarında olmalarına rağmen rock müziğe yenilik getirmekten, öncülük etmekten geri durmamışlar yeni albümde de. Kendisini sürekli tekrarlayan gruplardan olmadığını bir kez daha göstermişler.
1. Land Of No Body (17.14)
2. Inside (6.35)
3. Future City (5.35)
4. Up And Down (8.23)
Süre : 37.58
Frank Bornemann / Gitar, Vokal, Perküsyon
Manfred Wieczorke / Org, Gitar, Perküsyon, Vokal
Wolfgang Stöcker / Bas Gitar
Frit Randow / Davul, Perküsyon, Akustik Gitar, Flüt
Kapak Tasarımı : Roberto Patelli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.