Bu Blogda Ara

21 Aralık 2017 Perşembe

Hallas - Excerpts From A Future Past 2017


                       

Bu yılın son ayını yeni albümler dinlemeye ayırmıştım. Son 3 haftadır da yeni çıkan albümleri dinlemeye devam ettim. Sonuç olarak sayısını anımsayamadığım kadar albüm dinledim yahut sadece müziğine şöyle bir bakıp vazgeçtim. Onca dinlememe rağmen elime geçen çok da iyi albümler olmadı.


Olanları da sırf yazacağım diye dinlemiyorum; gerçekten kendilerini dinlettiriyorlar. O albümlerden birisi de Hallas (ilk hecedeki a'nın üzerinde yanyana iki nokta var) grubunun bir kaç ay önce çıkardığı ikinci albümleri olan 'Excerpts From A Future Past'.

İlk dinlediğimde bana bıraktığı his, ağır metal stili ve Deep Purple tarzı 70'lerin hard rock'ıydı. Dinlemeye devam ettikçe iki gitarlı melodilerin, canım gerçekten sıkıldığı zaman dinlediğim Wishbone Ash grubunu anımsatmaya başladı. Daha sonrasında ise Hallas'ın 70'lerin kült denebilecek Uriah Heep, Camel, YES gibi grupların müziklerinden esinlendiğini gördüm. Hallas, bu ikinci albümünü hazırlarken yaptıkları hard rock müziğine 70'lerin progresif rock atmosferini ve melodilerini sıkıştırmıştı.

Neredeyse albüm elime geçeli ve dinlemeye başlayalı 3 hafta olacak ve her dinleyişimde 70'lerin progresif rock'ını daha çok duyuyorum. Sanırım dinlemeye devam ettikçe bu 70'lere benzetmek daha da çoğalacak.

'Excerpts From A Future Past', konsept bir albüm. Fantastik bir şehirde bir şövalye hakkındaki hikaye 7 parçada anlatılıyor. Metal albümlerinin sıkça başvurduğu ortaçağ atmosferi Hallas tarafından da kullanılıyor.

Aslında 70'lerin başlarında da, yani metal müziğin parlamasından önce de ortaçağ temalı albümler yapan gruplar vardı. Yukarıda bahsettiğim, canım sıkıldığında imdadıma koşan Wishbone Ash (Argus albümü ve kapağına bakınız) grubunun da ortaçağ temalı albümleri vardı.

Hallas'ın da Wishbone Ash'den etkilendiği düşünüldüğünde albümün metal müziğe değil, 70'lerin başlarında popüler olan hard rock ve progresif rock'a daha çok dayandığı anlaşılır.

Albüm başından sonuna melodisi ve gitar riffleri bolca kullanılarak gidiyor. Dinleyen kişinin çok da zorlanacağını sanmıyorum progresif rock dinliyorum derken. Yumuşak, kulakları yormayan, dikkatsizce bile rahatlıkla dinlenebilecek bir albüm. Ancak konsept bir albüm olmasına rağmen parçaların atmosferleri arasında kopukluklar var.

Kimi yerde folkik ezgiler ön plana çıkarken kimi yerde gitar riffleri ön plana çıkıyor. Parçaların aralarına yerleştirilen synth ve org biraz olsun işi kurtarıyor gibi gözükse de yine de iğreti duruyor. Bunlara rağmen onca dinlediğim yeni albümler arasından sıyrılmayı başarıyor ve 2017'nin en iyiler albümlerine ekleniyor. 

Albümde sevdiğim yada üstüste sıkılmadan dinlediğim parçalar. 'The Astral Seer', 'The Golden City Of Semyra', 'Star Rider' ve 'Illusion Sky'

'The Astral Seer', hızı ve temposuyla 75 öncesi Wishbone Ash, Deep Purple müziği karışımı bir atmosferde. Dinlerken hem dinlettiriyor hem de birayı içittiriyor.

'The Golden City Of Semyra' parçası da yine Wishbone Ash benzeri folk benzeri melodi ve seslerle açılıyor. Devamında kısa bir süre Iron Maiden benzeri trash metal ile devam ediyorsa da parçanın sonlanması yine 70'lerin progresif rock atmosferiyle oluyor.

'Star Rider', ilk dinlediğimde aha dedim günümüz Wishbone Ash'ini  buldum demiştim. Sonrasında araya sıkıştırılan org ve synth ile daha farklı bir grup olduğunu anladım.

Hallas bu parçayla benim için kendi kişisel müziğini bulmuşlardır. Müziğe devam ederler mi, yada tarz değişikliğine giderler mi bilmiyorum ama grubu bu parçayla anımsayacağım kesin. (Bu arada parçada kullanılan synth ve org bana İtalyan gruplarından Goblin'i anımsattı)

'Illusion Sky', albümdeki bir çok parçada ki gibi Wishbone Ash benzeri bir atmosferde başlıyor ve öyle devam ediyor. Ancak bu parçanın diğerlerinden farkı gitar sololarının Andy Powell tarzı değil de, YES'in ilk gitaristi ve kurucusu Peter Banks benzeri olması; synth ve org kullanımının da yine YES grubunun ilk döneminde çalan Tony Kaye benzeri olması, dinlerken beni YES'in ilk dönemine götürüyor.

İsveç'li Hallas'ın ikinci albümde progresif rock ve İngiliz rock müziğinin önemli isimlerinden öykünmüş ve bunu üst düzey bir müzisyenlikle ortaya koyması albümü, benim için, 2017'nin yaratıcı albümlerinden biri olmasını kolaylıkla sağlıyor.

Umarım bir sonraki albümlerinde gitar sololarını biraz daha uzun ve blues temeline dayanarak yaparlar. Eminim Wishbone Ash'i aratmayacaklardır.


1. The Astral Seer (6.45)
2. Repentrance (5.15)
3. Nebulan's Tower (2.19)
4. The Golden City Of Semyra (6.24)
5. Star Rider (6.02)
6. Shadow Of The Templar (7.53)
7. Illusion Sky (7.52)

Süre : 42.52


                                                      
Tommy Alexandersson / Bas Gitar, Vokal                                                


                                                                         
Alexander Moraitis / Elektrik Gitar
Kasper Eriksson / Davul
Marcus Pettersson / Elektrik Gitar
Nicklas Malmqvist / Synth(ses düzenleyicisi), Org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.