Progresif rock dünyasında popüler isimlerin olduğu kadar önemli isimler de var. Popüler isimlere örnek verecek olursak Steve Wilson'dur, Neal Morse'dur yada Pink Floyd'dur. Önemli isimlere örnek verecek isem, ki bunlar daha çoktur; Jon Anderson, Peter Hammill, Robert Fripp, Ian Anderson gibi isimler olur. Günümüzden, 2000 yılı sonrasından, yenilerden verecek olursam da Fabio Zuffanti'dir.
Bir de, bu iki kategorilendirme haricinde, yani popüler ve önemli isimler haricinde; unutulmuş yada unutulmaya yüz tutmuş, yahutta pek bilinmeyen isimler var. Jaki Liebezeit, Holger Czukay, Vittorio Nocenzi, Christian Vander gibi. Bu isimler yaşamlarının büyük bir kısmını müzik ile geçirmişlerdir ancak ne tanınırlıkları vardır ne de müzisyenlerin çoğunluğu tarafından bilinirlilikleri.
Peter Baumann da öyle bir isim. 19 yaşında dahil olduğu Tangerine Dream sayesinde müziğe bakışı ve katkısı çok farklı oldu. Eğer gerçek anlamda bir Tangerine Dream efsanesi diyebileceğimiz bir müzik varsa, bunda Edgar ve Chris kadar emeği olan bir isim, Peter Baumann.
19 yaşında 1972 yılında başladığı müziğe, 1976 yılında grupla birlikte müzik yapmaya devam ederken ilk albümünü çıkardı. 1 yıl sonra da gruptan ayrılarak kendi müziğini yapmaya devam etti. 80'ler ve 90'lar da çok sık olmasa da yine Tangerine Dream'in bazı albümlerine katkıda bulundu. 2015 yılında tekrar gruba dahil olma durumu vardı ancak kendi projesi olması ve Edgar Froese'nin ölümü nedeniyle bu olay gerçekleşmedi. 2016 yılında şimdilik son albümünü çıkardı, ki bu albümü geçen yıl yazmıştım. Albümü en az 3-4 kez üst üste dinleyerek yazmıştım.
Romance; Peter Baumann'ın ilk albümü. Dönemin Tangerine Dream müziğine paralel bir müzik anlayışı ve atmosferine sahip.
İlk 3 parçada Tangerine Dream'in 75-76 sonrası elektronik müziğini kendince senfonik bir halde sunuyor. Progresif rock deyince putlarımdan biri haline gelen Tangerine Dream'i, albümdeki ilk 3 parçayı dinlerken hiç aramıyorum. Sanki Tangerine Dream'in kaybolmuş parçalarını dinler gibiyim.
Hatta 3. parçada Pink Floyd'un 'Animals' albümünde (1976) Rick Wright'ın kullandığı synth bölümleri var.
Dinlerken bir an David Gilmour'un gitarı çalmaya başlayacak gibi hissediyorum.
Albümün kalan, diğer parçaları ise, 3 bölümden oluşan tek parçalık 'Meadow Of Infinity'. Dante'nin ünlü kitabı İlahi komedya'sının parçalarından biri olan cehennemi konu alır. Epik bir müzik ortaya çıkarmak için cesaret isteyen bir işi fazlasıyla yerine getiren Peter Baumann; bunu yaparken Münih senfoni orkestrasını kendisini yardımcı olarak kullanır. Anımsatayım, Peter Baumann 24 yaşındadır. Ve ortaya, elektronik müzik, klasik müzik ve kısmen de olsa opera'nın mükemmel bir karışımını ortaya çıkartıyor.
Bu son 3 bölümden oluşan tek parça bile Peter Baumann'ın müziğe bakışının, müziği yorumlayışının ne kadar farklı, kendine özgü ve yaratıcı olduğunun ispatıdır.
Yazıya başlarken popüler isimleri ve önemli isimleri; çok kısa da olsa anlatmaya çalıştım. Daha sonrada bu önemlilerin arasında pek bilinmeyen, unutulmaya yüz tutmuş isimleri sıraladım. Son olarak da Peter Baumann'ı ekledim.
'Romance' albümüyle epik progresif rock'ın keyfini çıkarın.
1. Bicentennial Present (4.46)
2. Romance (6.02)
3. Phase By Phase (7.35)
4. Meadow Of Infinity, Part 1 (18.35 including 5.)
5.The Glass Bridge
6. Meadow Of Infinity, Part 2
Süre : 36.58
Peter Baumann / Klavyeler, Synth (ses düzenleyicisi)
Münih Filarmoni Orkestrası (4. parça)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.